Mehmet Çevik |Kişisel Web Sitesi

Asik Sefil Ali





ÂŞIK SEFİL ALİ
 

 Âşık Sefil Ali, Çorum ili Boğazkale ilçesine bağlı Yazır köyünde 1847 de doğmuştur. Âşığın doğduğu Yazır köyü Sungurlu ilçesine bağlı iken Boğazkale’nin ilçe yapılması ile 1987 yılında Boğazkale’ye bağlanmıştır.
 
        Âşığın soyu Türkmen boylarından olup, Deveci oğulları olarak anılan bir sülaleden gelmektedir. Sefil Ali’nin köylüleri yağmur duası için Çorum Sungurlu ilçesinde Aygar Dağı’nın zirvesinde düz bir alan üzerinde bulunan Nöbeti Baba türbesine kurban götürmüşler. O gün Ali de kurbana gitmek istemiş, fakat babası Ali’yi kurbana göndermemiş. Beraber sığırları güdelim, ne yapacaksın kurbanda demiş. O gün sığır gütmeye İbik Çam denilen yere gitmişler. Babası türbeye çıkmış Ali ise sığırları çeşmeye indirmiş. Çeşmenin başında uyuya kalmış. Rüyasında oraya büyük bir kazan kurmuşlar ve Seyit Ali Sultan (Kızıl Deli)   rüyasında Ali’ye o kazandan bir dolu içirmiş. Ali’nin sırtını ve gözlerini sıvazlayıp , “Benim yerim Kırşehir Hacıbektaş” demiş, gözden kaybolmuş.
 
 Ali uyanınca kendinde bir başkalık hissetmiş. Bu arada babası Ali’ye sığırları topla diye bağırmış. Ali değneğini saz edip etraftaki dağları, türbeleri sayarak deyişler söylemeye başlamış. Babası, Ali’nin bu durumundaki ani değişikliği fark etmiş, bu çocuk delirdi diye köyün dedesine götürmüş. “ Dede bu çocuğa bir haller oldu, kendi kendine bir şeyler söylüyor ” demiş. Dede, Ali’ye söyle bakalım deyince Ali, deyişler söylemeye başlamış. Dede “bu çocuğun üstüne varmayın bu delirmemiş, yetilmiş” demiş. Ali bu şekilde âşık olmuş.
 
         Sefil Ali küçük yaşta zuhur eden bir salgın hastalıkta anne ve babasını kaybetmiştir. Köye sığırtmaç duran küçük Ali bir zaman köyde çobanlık yaptıktan sonra bir gün akşam köye dönünce, mal sahiplerine, “Ben artık sığırlarınızı otlatmayacağım, kendinize başka bir sığırtmaç bulun”demiş. Ertesi gün köyden Çorum’a gelip kendine bir saz temin etmiş. Kendi kendine saz çalmayı öğrenip şiirler söylemeye başlamış. 
 
           Sefil Ali ilk demesini; köyünün yöresindeki İbikçam tepesinde uykudan kalkar kalkmaz, İbikçam ile Aygar dağını ve görünen görünmeyen (bildiği) dağ ve tepeleri öven deyişini söyleyerek vermiş:
   
              Zincirli Çağşak’da Soğanlı Baba
              Çeçbeli demişim sana Merhaba
              Hep dağların seyrangâhı Aygar’da
              Gitmez İbik Çamın boranı dağlar 
 
Sefil Ali artık bir sevdaya düşmüştür. Elinde sazı seyahate çıkar. Çorum, Amasya, Yozgat, Tokat, Kırşehir, Malatya illerini dolaşır. Deyişler söylemeye devam eder, muhabbetlere katılır.
  
 Sefil Ali, Çorum’un Sarimbey köyünden olan Deli Boran ( 1838–1898 ) ile çağdaş olup, onu mutlaka arar bulurmuş. Birlikte muhabbet eder gezdikleri yerlere de beraber giderlermiş.
 
                 Yine Sungurlu’nun Yamadı köyünden Sefil Ahmet de çağdaşı ve yakın dostudur. Üçünün birlikte Kerbelâ’ya ziyarete gittikleri, beraber sohbetlere katıldıkları anlatılmaktadır.
   
           Sefil Ali ömrünün büyük bir bölümünü gezerek çeşitli bölgelerdeki dostları ile muhabbetler ederek ve gezdiği yerlerdeki türbeleri ve dostlarını ziyaret ederek geçirmiştir. Daha çok Merzifon, Gümüşhacıköy, Havza, Tokat köylerinde bulunmuştur.  
 
Sefil Ali, Ankara ili Çubuk ilçesi Susuz köyünden olan Seyit Süleyman(1857–1900) ile de çağdaştır. Seyit Süleyman ile çeşitli muhabbetlerde bulunmuşlar, karşılıklı deyişler söylemişlerdir. Sefil Ali, Deli Boran ve Seyit Süleyman ile Cemalettin Çelebi zamanında Hacıbektaş’a gitmişler, orada deyişler söyleyip muhabbet etmişlerdir.
 
Ömrünü dostları ile muhabbetlerle geçiren Sefil Ali, altmış yaşlarında iken 1907 yılında bu dünyadan göç etmiştir. Kabri doğduğu köy olan Yazır köyündedir. 
 
 
 
Deyişleri Araştırmacı Yazar Mehmet Çevik tarafından uzun süren bir çalışma sonunda titizlikle derlenerek 2007 yılında kitap haline getirilerek “ Âşık Sefil Ali Hayatı Deyişleri” adı altında yayınlanmıştır.
 
                       
NURU RAHMANIM ALİ         
 
Şah-ı Merdan cûşa geldi sırrın aşikâr eyledi
Yağmuru yağdıran menim Ömer diye söyledi
Ol dem de şimşek balkıyıp yedi sema gürledi
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali 
 
Ömer vardı ol Muhammed katına dedi beyan
Ya Muhammed Ali midir arş yüzünde gürleyen
Çark-ı gerdün elindedir türlü hikmet eyleyen
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali

Muhammed lisana geldi yektir Ali’m bir dedi
Hem evveli hem ahiri her şeye kadir dedi
Ali’ye şek getirenler mutlaka kâfir dedi
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali
 
“Lahmike lahmi” buyurdu “cismim Ali demmike”
“Ali benim veçhim” dedi zülcelâl-ı rabbike
Hükmü baki adilham dir la ilahe gayruke
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali
 
“Kün” deyince var eyledi on sekiz bin âlemi
Hem yazandır hem bozandır levh-i mahfuz kalemi
Cümle dertlerin dermanı yaraların merhemi
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali

SEFİL ALİ’m akıl ermez hikmetine Ali’nin
Sarraf olan kıymet biçsin gevher ile lal’inin
Hem aşığa maşuk oldu aklın aldı delinin
Hem sakidir hem bakidir nuru rahmanım Ali 
 
Lahmike lahmi: Arapçada “etin etim”anlamında.  Hz.Muhammed’in  Gadirhum’da Hz. Ali için  söylediği hadisten alınmıştır.
 
  ¨Lahmike lahmi, demmike demmi, ruhike ruhi cismike cisme. (Eti etim, kanı kanım, ruhu ruhum,cismi cismim.)
 
 
 DÜN GECE KIRKLARIN CEMİNE GİRDİM

Dün gece kırkların cemine girdim
Gördüm oturuyor bir veliyullah
Niyazbend olup da darına durdum
Sürdüm yüzlerimi elhamdülillah

Bir dolu verdiler alda iç deyi
Bu dünyanın lezzetinden geç deyi
Bir kitap açtılar oku seç deyi
Erilmez manasına sırr-ı sırrullah

Ledün kitabından dersimi aldım
Manası acayip ben hayran kaldım
Doksan bin kelamdan yedi harf aldım
Göründü gözüme künt-ü kenzullah

Balım Sultan bu meydanda hâk idi
Tekbir aldı yedullahı okudu
Muhabbette bülbül gibi şakıdı
Açtı can gözümü el şükürullah

Bu SEFİL ALİ’ye bir dolu sundu
Zahirde batında Ali’dir kendi
Ay iki şak oldu dizine indi
Piri böyle gördüm hem vallah billâh
 
 
 
 



.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol